Hayvansever doktor, sahiplendiği hayvanları tedavi ediyor

Kırıkkale'de hayvansever kadın doğum uzmanı doktor, çeşitli yaşlardaki şiddete maruz kalmış ya da kaza geçirmiş sokak hayvanlarını sahiplendikten sonra tedavilerini yaparak çiftliğinde birlikte yaşıyor.

Kırıkkale'de özel bir kliniğin sahibi olan ve aynı zamanda da Biruni Üniversitesinde öğretim üyesi olan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Şimşek, sahiplendiği kedi ve köpeklerin ailenin birer ferdi haline geldiğini belirterek, her bir hayvanın aslında geçmişte çok büyük travmalar geçirdiğini söyledi.
Şimşek, Kırıkkale merkeze bağlı Hasandede köyündeki çiftliğinde tedavileri sonrasında hayvanlarını yeniden hayata tutunmanın insana ayrı bir huzur yaşattığını belirtti.
Şimşek, hayvanlarıyla oynuyor, sevgisini paylaşıyor, mesaisinin dışındaki tüm zamanını neredeyse hayvanlarıyla geçiriyor.
Hayvanların sadece beslenen ve barındırılan canlılar olmadığını hatırlatan Şimşek,  hayvanların sevgiye, ilgiye ve şefkate ihtiyaçlarının olduğunu, ayrıca hayvan sevgisini bir kanuna ihtiyaç duymadan, bir anane, bir gelenek, görenek haline gelerek toplumda 7'den 70'e herkeste olması gerektiğine dikkat çekti.
Şimşek, çiftliğinde hayvanların sadece hobi olarak değil, mağdur olmuş, insana özgü şiddete maruz kalmış ve terk edilmiş, yaralanmış hayvanları alıp tedavi edip, barındırdığını söyledi.
Şimşek muhabirimize yaptığı açıklamada, "Bir çiftlikte yaşıyorum ve oğal yaşam tutkusu olan bir insanım. Evren, yer yüzü sadece insanlara tahsis edilmiş bir gezegen değil, tüm canlılarından haşaratından file kadar canlılarla küçük büyük bir arada yaşadığımız bir eko sistem. Bunu korumak lazım. Hayvan sevgisi de bunun bir uzantısı. Doğasever insanların tümünün aynı zamanda hayvansever olduğunu söyleyebiliriz. Biz de hem doğayı hem de hayvanları çok seviyoruz." dedi.
Hayvanlarını sadece hobi amaçlı barındırmadığını belirten Şimşek, şöyle konuştu:
"Çiftliğimde mağdur olmuş, insana özgü şiddete maruz kalmış ve terk edilmiş, yaralanmış hayvanları alıp tedavi edip, burada barındırıyoruz. 7 tane köpeğimiz bu şekilde ve 10’un üzerinde kedimiz var. Aynı zamanda onlara doğal bir ortam hazırladım. Hayvanların buraya çok kolay adapte olduğunu gördük. Kısacası mağdur olmuş hayvanları alıp sahiplenip, tedavi edip burada da baktığımız bir düzenimiz var. Uzun süredir bir hayvan bakımı ve sevgisi üzerinde gerekli teorik ve pratik eğitimler almış biriyim. Bir veteriner kadar olmasa da veteriner klinikleri ile yoğun teması olan biriyim. Hayvanların basit tedavilerini ve rutin bakımlarını burada yapıyoruz. Yani dış parazit bakımları, iç parazit bakımları küçük yaralarının tedavisi. Bir enfeksiyon varsa, ateşi çıktıysa damar yolunun açılmasına kadar rutin bakımlarını burada yapıyorum. Aynı zamanda ben bir cerrah ve hekim olduğum için veteriner arkadaşların da bizlerle bilgilerini paylaşmasıyla zaman içerisinde bakımlarını yapabilir hale geldik. Çünkü bu kadar yoğun hayvan nüfusunu tek tek veterinerlere taşımak rutin işler için çok mantıklı değil. Ama tabi ki ağır problemlerde mutlaka Ankara’daki Kırıkkale’deki veteriner hocalarımızla temasımız var. Gereken her hayvanı oraya götürüyoruz ve orada bakımını yapıyoruz, ilgileniyoruz."
Hayvanların sadece beslenen, barındırılan ve sadece bununla yetinilen canlılar olmadığına dikkat çeken Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sevgi ve ilgi de istiyorlar. Karşılıklı etkileşim içerisindeler insanlarla. İnsan sevgisine ihtiyaçları var. Şöyle bir hakikat var. 10 bin yıldır biz köpekleri, kedileri evcilleştirmiş durumdayız. 10 bin yıllık bir yol arkadaşlığımız var. İnsanlık tarihi ve evcil hayvanlar için konuşursak. En az barınma, en az yeme içme kadar sevgiye de ihtiyaçları var ve ben çok seviyorum zaten. Ailem de benim bu tutkuma ayak uydurmuş durumda. Onlar da buna katılırlar. Hatta küçük kızım 4,5  yaşında olmasına rağmen kedinin dış parazit damlası nasıl damlatılabilir, bir yerinde bir problem varsa bir bakışta görür beni uyarır. Böyle bir yaşamımız var. Sevgi sorumluluk bir arada. İnsan yavrusu yetiştirmek gibi düşünebiliriz. O kadar detaylı olmasa da hepsi burada barındırılıyor ve yıllar içerisinde buradaki hayvanlar gayet sağlıklı."
Şimşek, yürürlüğe giren hayvan haklarıyla ilgili yasanın da faydalı olacağını belirterek, "Cumhurbaşkanımızın öncülük ettiği Hayvan Hakları Yasası da Temmuz’da yasalaştı. Bu çok büyük bir devrimdir Türkiye için. Artık hayvanlara eziyetin, hayvanların canına kastetmenin, hayvanların cinsel obje gibi kullanılmasının hapis cezası gerektiren ağır müeyyideler söz konusu. Sonuçta Türkiye bu konuda dünyanın ulaştığı seviyeye ulaşacak. Biz de bireysel olarak bunun bir parçasıyız. Her şekilde hayvan haklarının korunması için elimizden geldiğince, imkanlarımız yettiğince  bu işi yapıyoruz. Bir hobi gibi değil bir insaniyet görevi gibi düşünüyorum." diye konuştu.
Barındırdığı hayvanlarla arasında özel bir bağın oluştuğuna dikkat çeken Şimşek, şunları kaydetti:
"Bazen hasta olduklarında, bazen de kendi aralarında kavga ettiklerinde biraz daha içe kapanık olabilirler. Bunu ben hemen anlarım. Tıpkı bir babanın evladı gibi. Evladınızın ateşi yükselse azıcık neşesi olmazsa biz anlarız, bir şeylerin ters gittiğini. Tıpkı bunun gibi bizde anlarız. Derhal muayenesini yaparız. Genel muayenesi, dış muayenesi ateşine bakarız. Varsa sorunlarını çözmeye çalışırız. Çözemiyorsak da veterinerlerden yardım alırız. Onların dediğim gibi beslenme barınma gibi sevgiye ihtiyaçları var. Bizim de öyle. Çiftliğimdeki barındırdığım hayvanların hiç biri satın alınmış değil. Tamamen mağdur hayvanlar. Bir tane golden köpeğimiz var. 6 haftalıkken barınağa terk edilmişti, aldık. Şimdi kızımla beraber büyüdüler. Ailenin bir üyesi gibi. Bir gün kongreye gidiyordum. Kongreye giderken yolda bir trafik kazasına denk geldim. Bir araba bir anne köpeği ve yavrularını eziyor. Onlar ölüyor ve bir tane yavru kurtuluyor. Oradaki köylü amcadan rica ettim bunu bir gün barındırırsanız sevinirim dedim ve kongre dönüşü alacağım dedim. Bir başka hayvanımız şiddet görmüş diğer bir hayvanımızı da çiftliğimizin dış kısmında aç yaralı bir şekilde bulduk. Aldık yaralarını iyileştirdik, baktık. Buradaki hayvanların böyle öyküleri var. Bir hayvana şefkatle yaklaşılırsa hayvandan insana zarar gelmez. Bir hayvanı gözünü kırpmadan katledecek, bir hayvanı gözünü kırpmadan işkence edebilecek bir insan fırsatını bulduğunda bir çocuğu tenha bir yerde kadını da rahatlıkla tehlikeye atacak şeyler yapabilir. Kısacası insanın ruhunda hayvan sevgisi küçükken yeşertilmeli ve korunmalı. Böylece daha iyi insanlar, nihayetinde daha güvenli bir toplum inşa edilir. Ve birbirine daha saygılı, sevgili insanlar oluşturulur. Bu konuda güzel bir ilerleme aşamasında olduğumuzu düşünüyorum. Kötü olaylar her zaman olacaktır elbette. Ama giderek hayvan sevgisi artan bir toplum olmaktayız. Bunun korunması, desteklenmesi gerekiyor. Çocukların bu anlamda okullarda eğitim alması gerekiyor. Sizler gibi hayvan sevgisinin açığa çıktığı durumların da haberleştirilmesi gerekiyor negatif haberler kadar. Böyle böyle bu toplumsal duyarlılık bir kanuna ihtiyaç duymadan bir anane olarak, bir gelenek olarak bir görenek olarak toplumumuzda yerleşecektir.
 










prof. dr. yavuz şimşek kedi ve köpekler çiftlik hayvansever