Mustafa ALTINSOY

Mustafa ALTINSOY


AİLE BİRLİĞİNİ KORUMA YOLUNDA

08 Ocak 2023 - 21:00

Aile üzerine yazdığımız birinci makalemizde“Yeni çağda aileyi yeniden kurmak” başlığı altında aile yapısının toplum için önemi üzerinde durmuştuk.İkincisinde “Aile hayatımıza yakından bakarak”eksiklerimiz üzerine kafa yormaya çalıştık. Bu makalemizde sağlıklı bir aile yapısı için alınması gereken önlemler ve yapılması gereken faaliyetleri yazmaya gayret edeceğiz.

Dünyadaki son zamanlarda uygulanmaya çalışılantoplumsal cinsiyet eşitliği gibi şeytani projeler ya da korona ile getirilmek istenen bazı tedbirlerle nüfus sayısında azaltma yöntemine gidilmeye çalışılmaktadır.Oysa kaliteli ve seçkin bir nüfusun dünyada önemli bir güç olduğunu hepimiz biliyoruz.O nedenle ülkemizin bu planlı projelere karşı nüfusu azaltmak yerine artıracak çalışmalara destek vermesi gerekir. Aile Bakanlığı dışarıda kadın istihdamını artıracak çalışmaları desteklemek yerine ailesinin bütünlüğünü ve çocuklarının eğitimini üstlenen kadınlar için teşvikler vererek,kadının ailesine ve çocuklarına zaman ayırmasına kaliteli nitelikli nüfusun yetişmesine yardımcı olması gerekir.

Aileyi bekleyen en büyük tehditlerden birisi de aile içi iletişimde yaşanan sıkıntılardır. Hayat tecrübesi olanlar, ebeveynler ya kenarda yalnız kalıyor ya da huzurevlerinde kaldıklarından tecrübe paylaşımı ve aktarımı olmuyor.Çocuklar, küçükler, gelinler, damatlar hürmet duyacak anne, baba, amca, dayı, abi, abla, kayınpeder, kayınvalide bulamadığı ortamda hem aile içi iletişim hem de komşuluk ilişkileri zayıflamıştır. Bu nedenle ataerkil, bir aile yapısına dönmek belki mümkün değil ama var olan büyüklerimizle evde beraber yaşama planları düşünmeliyiz

Evde çocuklara yakınlığı ve düşkünlüğüyle bilinen dedelerin, ninelerin yokluğu, bazen farklı beldelerde oluşları, çekirdek aile diye adlandırılan karı-koca ve çocuklardan meydana gelen aile yapısını yalnız ve korumasız bırakmaktadır. Ataerkil aileden çekirdek aileye döndüğümüzden dolayı hem ailenin kendi içinde hem de komşularla ilişkilerimizin en alt düzeye inmiştir. Çocukların baba, amca ve dayılarında büyüklerine hürmet ve yakınlık ifade eden davranışlar görmeyişleri, ekranlardan ev içlerine dökülenlerin de bizim dünyamızla fazla bağlarının olmayışı bazı geleneksel anlayış, yaşayış ve inanma tarzımızı hırpalamakta, giderek yok etmeyi hedeflemektedir.

Aile nasıl olunur? Ailedeki kırılganlıklar nasıl çözülür? Çocuk nasıl yetiştirilir? konularında gençler eğitimsiz oldukları ve sorunlarla başa çıkamadığından bu sıkıntılardan kurtulmanın en kestirme yolu olarak boşanmayı çare olarak görmektedir.

Aile ve evlilik okulları

Aile ve çevre faktörlerinin, eğitimsizliğin, yanlış anlamaların, iletişimsizliğin bütün birliktelikleri yok etmeye yöneldiği ortamdayız.Hiçbir aile eğitimi almayan gençler yanlış öğrenilmiş davranışlar üzerine kurulan aile birliğini tehdit ediyor.Ailenin maddi manevi desteklenmesi, evliliğin bir sığınak olması nedeniyle kolaylaştırılması, verilecek teşviklerle özendirilmesi bayraklaştırdığımız, siyaset arenasında öğüttüğümüz birçok projeden çok daha önemli.
Bu nedenle çağımızın getirdiği bir ihtiyaç olarak yapılabilecek güzel faaliyetlerden birisi de “Aile ve evlilik okulları” kurulmasıdır.Belediyelerin sosyal devlet anlayışıyla aile kurumunun geleceği için bu Aile ve evlilikokullarına sahip çıkarak, ailenin desteklenmesi ve korunması için çalışmalar yapması zaruret halini almıştır.

Şehir hayatında çoğunluk çalıştığı, evde rol model,tecrübeli nene ve dedeler olmadığından, bu eksiği telafi etmek için devlet eliyle ciddi, beş altı ay sürecekevlilik ve aile okulları açılmalıdır. Nişanlılık döneminde bu eğitimin alınması mecburi tutularak bu eğitimden geçenlere resmi nikah yapılmalıdır.
Düşünülen “Aile ve evlilik okulları” akademisyenlerden destek alan ama akademik endişelerden uzakta olmalı. Bu kurslarda akademisyenler ve uzmanlarla beraber hayat tecrübesi olan, uzun süre evli kalmış, aile yaşantısıyla örnek kişiler getirilipkonuşturulmalı,güncel yaşamdan uygulamaların içinde olduğuseminerler verdirilerek onlardan istifade edilmelidir.Sivil toplum kuruluşları ile istişareler yapılmalı, ortak akıl geliştirilerek manevi olarak toplumun değerlerini yansıtacak kişilerden seçilerek dersler vermesi sağlanmalıdır. Devlet, “Aile ve evlilik okulları”nınkurumsallaşması ve devamının sağlanması için ilgili tüm kurum ve kuruluşlarını devreye sokularak kendi geleneksel aile kültürümüzün bugün nasıl yaşatılacağı ile ilgili çalışmalara destek vermelidir.

2012 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi(Niye İstanbul adıverilmiş? bunu da anlamış değilim.) ya da tam adıyla “kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi, tamamen batı değerlerine göre tasarlanan bir sözleşmedir. Sözleşme sebebiyle çıkarılan 6284 sayılı kanun ülkemizdeki kadın cinayetlerini durdurmak bir yana daha da artmasına sebep olmuş,  yüzbinlerce ailenin dağılmasına yol açmıştır. Kaldı ki “kadın cinayeti” tanımı hukuki değildir. Cinayetin kadına veya erkeğe göre tanımlanması tam bir garabettir.  

Allah kadın ve erkeği birbirini tamamlayan iki cins olarak yaratmıştır. Her iki cinsin kendine göre zayıf ve güçlü yönleri vardır, fıtratları  birbirlerine eşit değildir. Asıl olan adalettir. Okullarda çocuklarımıza cinsiyetsizliği aşılayan “eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği” kız ve erkeklerin fıtratını bozmakta, netice olarak gençlik milli ve manevi değerlerimizden uzaklaşmaktadır.
Cumhurbaşkanımız, İstanbul Sözleşmesinden çekildik açıklamasını yaptı. Ancak bu arada atı alan Üsküdar’ı geçti. Sözleşmenin 6284 sayılı kanun ile devam eden uygulaması da fiilen ve resmen sonlandırılmalıdır.

Hürmet duygusuyla aile çevresinde bulunanların hayat seyri bir türlü yan yana gelmiyorsa, hürmet ifade eden davranışlar ve sözler giderek akıldan ve gönülden siliniyorsa, ciddi olarak nereye doğru sürüklendiğimizi düşünmek zorundayız. Mutlu bir yaşam için biraz tahammül ve sabır gerektiren ancak sonucunda huzuru da beraberinde getiren geniş ailemodeli aynı zamanda hepimizi pişiren bir eğitim metodudur.

Tecrübeliler,Mutlu bir ailenin oluşmasınıbirazda çayın demlenmesine benzetirler.
Kaynana çaydanlık gibidir, fokur fokur kaynar.
Gelin demlik gibidir, kaynana fokurdadıkça o demlenir, olgunlaşır.
Oğlan bardak gibidir, bir gelin doldurur, bir de kaynana.
Çocuk şeker gibidir, ortalığı tatlandırır.
Görümce çay kaşığı gibidir, arada bir gelir ortalığı karıştırır.
Kayınpeder de çay tabağı gibidir, dökülenleri toplar.
Aile bireyleri, eşler kavga etmek için bir araya gelen kimseler değildir. Topluma ve insanlığa sâlih evlat yetiştirmek için bir araya gelen, ayrı ayrı ruhlara ve anlayışlara sahip olduklarını kabul edip birbirini anlamaya çalışan iki arkadaş gibi olmalı. Her şeyden önce aile olarak karı-koca arasındaki haklara ve görevlere dikkat etmeliyiz. Önce kendi evlerini örnek bir yuva haline getirmeli, sonra da akrabalarımıza ve komşularımıza faydalı olmalıyız. Evlerimizi bir eğitim yuvasına çevirerek mümkün olursa her gün belirli bir sürede olsa (yarım veya bir saat) plânlı bir şekilde ailece ders yapmalıdırlar. Çünkü ailenin eğitimi toplumun eğitilmesi demektir.

Kadınların evde eşine itaat etmesi, onlar için bir küçüklük değildir. Evde bir erkeğin makul olan sözlerini yerine getirmenin ne zararı vardır. İlginçtir, çalışan bir kadın, elin yabancısından emir alıyor, izin istiyor, saygı gösteriyor ve itaat etmeyi şeref sayıyor. Sıra kendi kocasına gelince egosu kabarıyor. Bu çelişkiyi izah etmek mümkün değildir. Dışarıda çalışan kadınların yabancı erkeklerin emirlerini harfiyen yerine getirirken, kendi eşine karşı duyarlı davranması kadar doğal bir şey olamaz.

Erkek de çalışmayan eşine “senin her ihtiyacını ben karşılıyorum, bu evde her şey  benim istediğim gibi olacak” tarzında davranmamalıdır. Eşinin ve ailesinin Allah’ın lütfu ve emaneti olduğu bilinciyle, aile reisliğinin ulvi bir görev, ailenin değerini bilmenin, ihtiyaçlarını karşılamanın da ibadet olduğunun bilincinde olmalıdır. Kadının köle olarak görüldüğü bir evde kendisini efendi zanneden erkek otursun bir daha düşünsün. Hanımın köle ise sen de kölenin kocasısın. Ama eşini kraliçe yapan, kendi de kral olur.

 Aile üzerine yazdığım ilk makalede ailenin önemi, ikincisinde aile hayatımıza yakından bakarak eksiklerimiz üzerine kafa yormaya çalıştım. Bu makalemizde de sağlıklı aile için alınması gereken önlemleri ve yapmamız gerekenleri yazmaya gayret ettim.
 Sonraki makalemizde “Ev hanımlığının meslek haline getirilmesi yada kadının evde çalışması”üzerinde durmaya çalışacağım.
Mutlu yuvalar dileğiyle. Kalın sağlıcakla.

Mustafa Altınsoy 7 Ocak 2023




 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum