Mustafa ALTINSOY

Mustafa ALTINSOY


DEZAVANTAJI AVANTAJA ÇEVİRMEK VE HALİS KURALAY (2)

29 Kasım 2022 - 00:09

DEZAVANTAJI AVANTAJA ÇEVİRMEK VE HALİS KURALAY (2)

Bir öncekimakalemdeengellilerin genel sorunlarıyla ilgili konularda görüşlerimi dile getirmiştim. Şimdi ise önceki makalede adından bahsettiğim engelli eğitimcisi Halis Kuralay ve çalışmalarını aktarmak istiyorum.

Doğuştan görme engelli olan yazar, 1968 yılında Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde doğmuş. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra İstanbul’daki çeşitli okullarda İngilizce öğretmenliği yapmış. 2005-2012 yılları arasında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Özel Eğitim Şube Müdürü olarak görev yaptı. Ben de kendisini bu dönemde tanıdım. Halen Aile ve Sosyal Hizmetler İstanbul İl Müdürlüğünde Müdür Yardımcısı olarak görevine devam etmektedir. Çeşitli STK’larda kurucu üye, başkan ve yönetim kurulu üyesidir. İleri düzeyde İngilizce bilmektedir. Ayrıca Uluslararası Kabartma Kur’an Hizmetleri Birliği’nin kurucularındandır. 

Halis Bey, evli ve dört çocuk babasıdır. Burada bir ayrıntıyı özellikle vermek istiyorum. Halis Bey’in eşi Ayşe Hanım, hiçbir engeli olmayan ve özellikle Halis Bey’le evlenmeyi tercih eden üniversiteden sınıf arkadaşı.

Halis Bey, kendisiyle ve toplumla barışık, bir şeyler üretmeye çalışan, herkesle diyaloğu olan; engelini hiçbir zaman engel olarak görmeyen, hatta sık sık fırsata dönüştüren mutlu bir insan. Engelini kafasına takmayan, hatta engeliyle alay edecek kadar geniş ruhlu, gönül ehli ve sürekli çevresini teselli eden, ümit ışığı saçan örnek bir şahsiyet.

Halis Kuralay’ı görev yaptığım illerden iki kez Manisa’ya, bir kez de Sivas’a davet ederek velilere, okul idarecilerine ve engelli öğrencilere seminer vermesini sağlamıştık. Engelli birinin engellilere ve ailelerine seminer vermesi birbirlerini tanımaları ve anlamaları açısından ayrı bir moral ve eğitim kaynağı oluyor. 

Mesela; görmeyen birisi salondakileri nasıl sayabilir, sayma usulü nasıl olur? Birkaç saniye düşünün. Ben de merak etmiştim. 
Halis Bey, konferans vereceği sahneye çıktı ve bir yoklama alayım, diyerek başladı. Önce hanımlar bir alkışlasın dedi. Sonra erkekler, sonra herkes birden deyip alkış sesinden salondakilerin sayısını ve cinsiyetini tespit etti. Daha sonra hangi branştan kaç öğretmen var? Tek tek alkışlatarak salonda bulunan tüm branşlardaki öğretmenlerin yaklaşık sayısını öğrenmiş oldu.

KONUŞMA VE TAVSİYELERİNDEN

Herkes tek başına bir görme engelli ne anlatacak diye merak ediyordu. Ama salon yavaş yavaş ısındı. Yaşantılar mizahi anlatımla süslenirken salondan kahkaha ve alkış sesleri yükseldi. Çıkan herkesin yüzü gülüyordu.
•    Sizin için geceyle gündüzün bir farkı var mı? sorusuna verdiği cevap: “Benim için geceyle gündüzün farkı yok sandınız, öyle mi? Nasıl olmaz geceyle gündüzün farkı dostlarım? Gündüzlerde hareket vardır, insanlar çalışır; gece ise ben kendimi dinlerim, sessizliğin sesini, kabuğuna çekilen mahlûkatla beraber. Benim için rüya yoktur sandınız, öyle mi? Nasıl olmaz rüya dostlarım,  rüyayı yalnız görüntüdür mü sandınız? Ellerimin dokunuşlarını kulaklarımın işitişlerini umutları, korkuları rüyada yaşarım ben, tıpkı uyanıkken ki gibi.”
•    “Çoğunluğun görenlerden oluşturduğu dünyamızda görenler görmeyenleri ‘bu bizden değil’ deyip dışlarken, hatta aşağılarken bir kısmı da görmeyenlerden işlerine geldiği vakit olabildiğince faydalanırlar; işlerine gelmediği zaman aralarını almaya bile tenezzül etmezler.” 
•    “Bir engellinin hayatı insanları niçin ilgilendirir ki? diye soralım kendimize. Bir adada yalnız başına kalmış bir adamın hayatı insanları ne kadar ilgilendirirse, bir engellinin hayatı da o denli ilgilendirebilir, diye düşünmekteyim.”
•    “Ben bir görmezim, elimde baston! Gözle görmeden bahar nasıl yaşanır öyle mi? Nasıl yaşanmasın ki bahar dostlarım, çiçeklerin kokusu gözle mi görülür? Kuşların cıvıltısı gözle mi işitilir? Nisan yağmurunun zevkini gözle mi tadarsınız? Siz gözlerinizle mi hissedersiniz ferahlığı? Rüzgâra binmiş sevgileri yürek hisseder dostlarım.”
•    “Yine tavsiye olarak, ‘görme engelli okulu’ açmayın. Yalnız başına olmasınlar; başkalarıyla, diğer çocuklarla etkileşim ve iletişimleri olsun.” 
•    “Biz görmeyenler, başka bir dünyanın insanı değiliz. Engellilerin ayrı bir dünyası yoktur, dünya tektir. Hayattan memnunsa insan, gören de bir görmeyen de” diyerek şu şiirini okudu.

GÖREN DE BİR GÖRMEYEN DE

Hayattan memnunsa bir insan, 
Gören de bir görmeyen de. 
Bulamıyorsa huzuru, 
Gören de bir görmeyen de.

Sevilmez hiç çirkin, gizli, 
Bir insan ki kötü sözlü, 
Hele bir de ikiyüzlü, 
Gören de bir görmeyen de.

Ayrılık herkese acı,
Sağlık hepimizin amacı,
Dünya fani ve geçici,
Gören de bir görmeyen de.

Dili tatlı söylüyorsa, 
Kalpte iman kaynıyorsa, 
Yolu Hakka varıyorsa, 
Gören de bir görmeyen de...

Onlarca hatıralarından birkaçını da bu vesileyle paylaşmak istiyorum:
Halis Bey, bir gün işitme engellilere konferans vermek üzere gider. Bir saat süreyle konuşmasını yapar, bitirir. “Muhataplarınızla nasıl anlaştınız, nasıl anlattınız, nasıl dinlettiniz? Siz görme engellesiniz, onlar işitme engelli” diye sorulunca, gayet doğal bir şekilde, “Nasıl olacak hocam, gayet kolay: Körler, sağırlar birbirlerini ağırlar.”

Onları yakından tanıdıkça anladım ki, engelli insanlar toplumda algılandığı kadar da farklı değillerdir. Özel çocukların diğer çocuklarına bir farkı yoktur, öğreniyorlar ancak geç öğreniyorlar.Çevresindeki bireylerden hiçbir farkı olmadığını her bireyin karşılıksız sevgi beklentilerini taşıdıklarını unutmamamız gerekir.Onlara karşı diğer bireylere davrandığınız gibi davranmama, kıyaslama yapmak ve ayrıcalıklı davranmak en büyük hatamızdır.

Engellilerle ilgilenirken aynı zamanda ailelerinin rehabilitesiyle de uğraşıyorsunuz. 
Manisa’da beraber çalıştığımız33 yıllık eğitimcilik hayatınıengelli ve onların yakınlarına ayırarak geçiren,Görme engelliler okul müdürü Hasan Şahin gibi her ilde birçok isimsiz kahramanlarımız var. Ayrıca Manisa’da görme engelli Mehmet Göktaş ve yine Sivas’ta görme engelli Selman Devecioğlu, karanlığa küfretmek yerine bir mum yakmak için azami gayret göstererek engellilerin problemlerine yardımcı olmaya ayıran arkadaşlarımız. Onlara da buradan teşekkür ediyorum.

Onun için şu anda görevde olan arkadaşlara engelliler haftasında en iyi farkındalık faaliyeti olarak Halis Kuralay gibi “engelli, ancak engellilerin eğitimini kendilerine dert edinmiş” şahsiyetlerin seminerlere davet edilmesi, veliler ve öğrencilerle buluşturulması, onlara rol model olması açısından faydalı olacaktır.

Halis Bey, hayatla ne kadar barışık olduğunu sizlere anlatmak için aşağıdaki kitapları da yazmış. 
•    Abese Ruhu
•    Kör Öyküler
•    Fati’nin Maceraları
•    Hayata Dokunmak



Hayata Dokunmak kitabındaki yaşanmış olaylardan sadece iki tanesini buraya koyuyorum. Diğerlerini kitabı aldıktan sonra okumanızı özellikle tavsiye ediyorum.

Bozuk yok
Bir görme engelli arsa almak niyetiyle bir emlakçıya girer. Her yerde olduğu gibi, emlakçıda görmeyen arkadaşı dilenci zannederler. Daha meramını anlatmaya fırsat olmadan kapıdan girer girmez, emlakçı:
“Bozuk yok be ağabeyciğim.” der. Görme engelli hiç yabancılık çekmez:
“Olsun efendim biz bozarız.” cevabını verir.
Emlakçı daha sonra işin aslını anlar ve özür dilemek durumunda kalır.

Ehliyet de mi yok?
Bir görme engelliden kimlik sorarlar. Görme engelli olduğu her halinden anlaşılan kişi:
“Af edersiniz, kimliğimi evde unutmuşum.” Adam üsteler:
“Ehliyetiniz de mi yok?”

Kalın sağlıcakla…
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
25 Kasım 2022
Mustafa ALTINSOY 



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum