Mustafa ALTINSOY

Mustafa ALTINSOY


HANGİ KİTAPLARI OKUYALIM

08 Aralık 2022 - 16:26

Okuma, mesleğimizde ilerlemek, kültürümüzü genişletmek, güzel ve doğru düşünmek, konuşmak ve yazmak için mutlaka şart olan bir çalışmadır. Açık hava gezintileri, oyunlar, jimnastik nasıl bedenimizi geliştirirse, güzel bir eseri okumak da öylece zihnimizi geliştirir, duygularımızı yüceltir. Kısacık ömrümüzde sadece şahsi gözlem ve tecrübeyle ne kadar bilgi edinebiliriz? Hâlbuki okuma yoluyla yüzyılların duygu, fikir ve tecrübelerini birkaç saat içine sığdırabilir, o kitaptaki görüşlerle fikrimizi zenginleştirebiliriz. O hâlde aydın bir kimsenin okuma alışkanlığı ve sevgisine sahip olması gerekir. Büyük yazarlar, ömürlerinin yarısını okumakla geçirmişlerdir. A. Albalat, “Okuma tutkuların en asilidir. Ekmek nasıl bedeni beslerse, o da öylece ruhu besler.” derken, Montesquieu, “Çeyrek saatlik bir okumanın gideremediği kederim olmamıştır.” der (1)

“Hocam, şimdi bilgiye ulaşmak kolaylaştı. Kitaplar artık internette var.” gibi bazı duyguların içinizden geçtiğini tahmin ediyorum. Ancak kitabın kâğıt kokusu, elle dokunulması, önemli gördüğümüz cümlelerin altını çizerek ya da onlardan notlar alarak okumanın ayrı bir zevki ve dayanılmaz hafifliği vardır. 

“İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir.” (Descartes) Kitap okumanın önemini hepimiz biliriz ve şuurundayız. Okunması gerekli şeyler çok fazla, zaman da sınırlı ve kıymetli olduğuna göre ne tür kitapları okumamız gerektiğini iyi düşünmek zorundayız. Kitap okumaya hangi yaş grubunda ve hangi kitaplardan başlatmalı? Kimlerin kitapları okunmalı, nasıl kitap okumalı? Soruları üzerine biraz fikir yürütmek istiyorum.
Mesela, lise yıllarında benim kitap okumaya başlama ve kitap okuma alışkanlığı kazanmama sebep olanlara teşekkür ediyorum. Onlara minnet borçluyum. Ancak şimdi geriye gidip muhasebe yaptığımda bana verilen kitapların temel alt yapımı oluşturacak kitaplardan ziyade, Ortadoğulu yazarların tercüme ve ideolojik eserleri olduğunu görüyorum. Oysa öncelikle benim kişiliğimi oluşturacak, kendi medeniyetimizin, inancımızın ana temellerini öğretecek eserlerden başlatılmalıydım. Neye inanmam, inancımı nasıl yaşamam gerektiğini, kendimi değiştirecek kaynak ve temel eserleri okumadan dünyayı değiştirecek ideolojik eserlerden okumaya başlatılmışım. Daha sonraları savunduğun düşünceleri ana kaynaklardan öğrenmeden sloganik fikirlerle hareket etmenin sıkıntılarını çok yaşadım.
O nedenle okumaya başlarken öncelikle yerli, milli, kendi geleneksel kültürümüzden beslenmiş kitapları ön plana koymak lazım. Daha sonra veya bunlarla beraber umumi efkâr tarafından iltifata layık olmuş kabul edilmiş tercüme eserler de okunabilir.

Her kitap okunmalı mı?

Bu hususta ilk tavsiye; emek çekilerek hazırlanmış, ilgililerin takdirine mazhar olmuş, ciddi kitaplar, seçtiğimiz konuya dair birinci elden kaynak eserlerin okunmasıdır. Bir kitabın okumaya değer olup olmadığını anlamak için o kitabı sayfa sayfa okumanız gerekmiyor. Ticarî hırsla, alelacele çıkarılmış, düşük kaliteli kitaplara itibar olunmamalıdır. Asil eseri, taklit ve değersiz eserden ayırmak için ölçü; yazarın o konudaki salahiyet ve ehliyet derecesidir. İkinci bir nokta, baskının kalitesidir; tashihsiz, indeksiz, içindekiler kısmı dahi olmayan bir eser aslında güzel de olsa okuyana fayda sağlamaz. Kitabın içindekiler bölümünü, bölüm başlıklarını ve alt başlıkları gözden geçirebilirsiniz. İlginç bir bölüm seçip birkaç sayfasını okumaya başlayarak kitapta gezinin. Vurgulu puntolarla yazılmış ara başlıklara veya tablolara bakın. On dakika içinde kitabın okunmaya değer olup olmadığına dair makul bir fikriniz olacaktır.

Günümüzde bazı kurum ve kişiler tarafından okunması gereken kitaplar listesi yayınlanmaktadır. Bu listeleri yapan herkes kendi fikir dünyası, ideolojisi ve düşünceleri doğrultusunda bu listeleri oluşturmaktadır. Bu da normaldir. Çünkü herkesin durduğu, olaylara baktığı yerler farklı olabilir. İşte bizim burada bazı nitelikli seçmeler yapmamız gerekiyor. Tavsiye edilen bir okuma listesindeki tüm kitapları hemen okuyamayacağımıza göre, başlamak için ne aradığınızı bilmeniz gerekir.

Önemli olan bir soru da şudur: Çok yazar ve çeşitli kitap mı okumalı, yoksa az ve temel kitapları mı okumalı? Birçok yazar ve her türden eser okumak kararsızlığa ve maymun iştahlılığa alamettir; okumak, kişinin kendi kafası yerine başka birisinin kafasıyla düşünmesidir. Bunca kitap, aynı zamanda ne kadar çok yanlış yolun olduğunu, bunlardan rastgele herhangi birilerini takip etmenin insanı yanlış yola düşürebileceğini de gösterir.
Bu nedenle mesleğimizde ilerleme ve kültürümüzü geliştirmek gibi konularda seçme yapmak ve seçtiğimiz konuda derinleşmeyi planlamak daha doğrudur.) “Ömrü yolculukta geçenlerin binlerce ev sahipleri olur ama, bir tek dostları bulunmaz.” (Seneca)

Öncelikle büyük üstad ve yazarların eserleri ile öğretilerin kurucularını ve kâşiflerini ya da her herhangi bir bilgi dalında tanınmış olanlardan başlamak daha faydalı olacaktır. “Eski klasik yazarların eserlerini okumak kadar zihni eğlendiren başka bir şey yoktur, denilebilir. Okumak için ayırdığımız zamanı da münhasıran bütün zamanların ve ülkelerin büyük kafalarının eserlerine tahsis edin. Onlar insanlığın yaşam savaşını yukarıdan seyrederler. En büyük adamlar, en iyi eserlerini ya hiçbir karşılık beklemeksizin ya da karşılığında çok az şey elde ederek yazmak zorunda kaldığı dönemlerde yazmışlardır. Sadece yazmak için yazanlar, sayfayı doldurmak için yazmaya teşebbüs eder etmez okuru aldatmaya başlamış demektir. Bir yazar, malzemesini doğrudan kendi kafasından bir başka ifadeyle kendi müşahedelerinden çıkarmadıkça okunmaya değer değildir.” (2)

Eğitimli insanlar, kitapların içindekileri okuyanlardır. Düşünürler, dâhiler ve dünyayı aydınlatıp insanlığın ilerlemesine katkıda bulunmuş olanlar, doğrudan tabiat kitabından yararlananlardır. Dolayısıyla derlemeler mümkün olduğunca çok az okunmalıdır. Ancak bunlardan tamamen uzak durmak da güçtür. Çünkü derlemeler birkaç yüzyıl içerisinde birikmiş bilgiyi toplayan özet kitapçıkları içine almış olabilir. Önemli olan sadece kitap okumak değil, okuduğunuz her kitaptan daha fazla yararlanmaktır.

Kitap seçerken yazarın erken dönemde yazmış olduğu eserleri yerine daha sonraki dönemde yazmış olduğu eserleri tercih etmek lazım. Çünkü belirli bir yaştan önce yazılan eserler genelde deneme mahiyetinde oluyor. Usta eserler daha sonra veriliyor. Bir makale yazarken bile her okudukça yeni bir eksiği bulunup ilaveler yapılıyor. Hayat, ortalama kitaplara harcanamayacak kadar kısa;  harcayacağınız zamanın alternatif maliyetleri ise çok yüksektir. Dolayısıyla kitap okurken en usta yazarların olgunlaşmış zamanlarında yazılmış kitapları tercih etmek daha doğru olabilir. İstisnalar hariç 40 yaşından önce yazılmış kitapları ikinci plana almak gerekir diye düşünüyorum.

“Bizler, çok kitap okumanın meziyet olduğuna inandırılarak yetiştirildik.  İlkokul sıralarından başlayarak bize kitapların en iyi arkadaş olduğu belletildi. Hayatımızın önemli bir kısmını, bu sözlerin doğruluğuna inanarak geçirdik. Okuduklarımızın arasında da kitap okumanın erdemlerine dair parçalara rastlardık. Bu cümlelerden, hayatımın kitap okuyarak geçirdiğim vakitlerimi boşa harcadığım ve pişmanlık duyduğum anlamı çıkarılmasın. Şimdiye kadar okuduğum tek bir satırdan bile “Niçin okumuşum?” diye pişmanlık duymuyorum. Söylemek istediğim, biraz yanlış anlaşılabilmeyi de göze alarak bize talim ettirilen mahiyette kitap okumanın bir erdem olduğuna artık inanmadığımdır.” (3)

Bir sonraki makalemizde nasıl kitap okuyalım? üzerine tecrübeli insanlar ve kendi deneyimlerinden bazı pratik bilgiler aktarmaya çalışacağım.
___________________________________________________________________________
 (1) Prof. Dr. Mahmut Esad Coşan, Türk Dili ve Kültürü
 (2) Artur Schopenhauer, Okumak Yazmak ve Yaşamak
 (3) Rasim Özdenören, Yaşadığımız Günler

07 Aralık 2022
Mustafa Altınsoy

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum